Süleyman Mutlucan,
onun rahat olmasına sebep olan büyük bir sıkıntı içindedir. Onun adı Makedonya
Cumhuriyetinde İslam Dini Birliğinin bu dereceye gelmesi ve ortaya çıkan
durumların sebebi olarak,anılıyor. Adı geçen sanatçı özel olarak 1 KLİKLarg ‘a
demeç vermek ve yüce Allaha olan umut ve dualarla sorunların atlatılması ve
Makedonyada biricik İslam Dini kurumu olan İslam Dini Birliğinin istenen duruma
dönmesi için katkı sunmak istemektedir.
Arnavut asılı sanatçı, klasik müzük tahsilini tamamlamış, 1977 uılında opera eğitimini gerçekleştirmek için Viyanaya yol almıştır. Viyanaya vardığında gün içerisinde daha doğrusu Viyana hava alanına vardığında Ermenilerinin Türkiye Büyükelçisine düzenledikleri suikast nedeniyle kendi bavulunu bulamamıştır. Böylece kendisine ait tüm seyehat belgelerinide kaybetmiş oldu. Ayakta kalmak için sokakta kalıp, kestaneler satmaya başlıyor. Kestane satan sanatçı oldu. Herkezden sevilen ve saygılanan Süleyman Mutlucan beş kız çocuğunun babasıdır. Geçirdiği birçok olumsuz durumların atlatılmasından sonra başarılı iş adamı olmayı başarmıştır. Kendisi turizm ajantasını açarak Batıdan Hacıların seyahatıyla uğraşmaya başlıyor. Yavaşça bu faaliyetleri Kıbrısa da yayıyor. Burada ise gösterdiği profesiyonel Hacilık organizasiyonunda sunduğu özel katkılarına karşılık olarak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından dekore edilecektir. Kendisi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğanın parti simgesi altında olan binlerce sanatçı ve işadamlarından biri olmayı başarmıştır. Bir sözle sanatçı ve herşeyden önce çok sevilen ve insani birkişi olmak hayatta geçirdiği birçok ikilemelere rağmen başarılıydı.
Sayın Süleyman İslam Dini Birliğinde bilinmeyen ve adınızla anılmayan bir kişi olarak İslam Dini Birliğini detronize edildiğinden dolayı niye kaygı duyuyorsunuz?
Hayır, beni
tanıyorlar, iyi tanıyorlar. Kimi şahıslarla uzun bir zaman tanışıyoruz. Bunun
neticesinde aramızdan dostluk dosyalarımızda var. Reis Süleyman Recepi beni
tanımıyor denilemez. Onun kabinesinde arkadaşların iştirakıyla, onun eline
tamamlaması gereken bir hizmetin gerçekleşmesi için eline 20 bin Avro verdi.
Dahası, Reis Süleyman Recepi ve onun haydutu olan Mustafa Dautide beni
tanımızlar diyemiyoruz. Buna bağlı olarak, Süleyman Efendi Recepinin imza
yetkisinin mevcut olduğu İnsani organizasiyonuna bir Cip arabası, inasi
yardımın nakliyesi için kullanılan bir Kombe ve değişik inasi yardımların
bağışını yapttım.
Biraz önce vurguladığınız adı geçen iki
şahısı nezamandan tanıyorsunuz ve nasıl tanıştınız?
2008 yılından
başlıyarak, 2013 yılına dek Türkiye, Bulgaristan ve Kıbrısta benim adım ün
kazanmıştır. Buysa şirketimin Hacılık organizasiyonunda başarılı olduğumdan,
kaynaklanmaktadır. 2011 yılında Makedonyada da bu gibi hedeflere ulaşmak
isteğim vardı. Değişik arkadaşlarla ve Makedonyadan olan soydaşlarımla, genelde
Manastır Müftüsü Plump Efendi Veliyu aracılığıyla Şubat 2011 yılında Reis
Süleyman Efendi Recepinin kabinesinde kabulum vardı. Kendisi beni çok sıcak
karşıladı. Bu sırada ziyaretimin amacı, Hacılığın teknik organizasiyonu
doğrulutusunda harcadığım cabaları ve Türk Hacıları için fazlalık sayılacak
vizelerin temini konuları üzere uzunca konuştuk. İlk görüşmede Efendi Recepi bu
konulara karşı gelmedi. Bunun yerine İslam Dini Birliği Meclisinde bu sorunun
gözden geçirilmesi, işlemiyle bir umut bana verildi. Tüm bu süreçlerden sonra
bana olumlu yanıt vermeye başaracağına söyledi. Aynı yıl, Haziran ayının son
haftasında Süleyman Efendi Recepi tarafından yeniden kabul edildim. Kabulde
Hacıların kutsal yerlere yerleşimi ve seyahatleri için sorumlu olmamı talebinde
bulundum. Ben şahsen, Makedonyada olan Hacıların ve Hacılığın iyi geçmesi için
oldukça geniş hazırlıklar yapttım. İslam Dini Birliği için sağladığım olumlu
koşullarda bunun dışında değil. Bir sözle soydaşlarıma, Arnavutlara ve
Türkiyeye göç olduğum ülkemde ki Müslümanlara birazda olsa katkı sunmak için
Allahın bana verdiği güçten sevinç içindeydim. Üç gün sonra onun kabinesinde
yine görüştük. Kapar olarak 30 bin Avro yanımda taşıyordum. Bu ara Reis bu
hususta kararı Meclis tarafından getirilmesi gerekçesini açıkladı. Her nasılsa
daha bir kez görüşme fırsatı verdi. Aynı yılın Ağustos ayında yine geldim. Bu
kez Efendi Recepi Araplar tarafından büyük sorunların yaratıldığını ve o yıl
için 2011 yılında Hacılığın teknik organizasiyonu bana vermek için imkansız
olduğunu söyledi. O yıl Süleyman Recepi, Sedat Ukof adında bir şahısla organize
etti.
Bundan önce sizce Mustafa Dautinin adınıda
andınız. Bu sırada bu kişiyi Süleyman Recepinin haydutu olarak
adlandırıyorsunuz. Makedonyada ki Arnavut kamuoyu onu Hilal insani
organizasiyonu başkanı olarak tanıyor. Bir hümaniter kişiyi incitme yaptığınıza
farkındamısınız?
Mustafa Dauti de
herşey bulunabilir. Fakat insaniyetlik ve iştenlik bulamasınız. Acıba bu
kişiyle nasıl tanışabildim? Değişik temaslarla İsviçrede bulunan ve Kumanovadan
olan İmran Ahmeti adında ki bir imamla tanışmayı başarabildim. Bizniz için beni
İsviçreye çağırdı. Orada beni Mustafa Dauti ile tanıştırdı. Bu sırada Mustafa
hemen bana seslenerek, Hilal Hümaniter organizasiyonun başkanı olarak Reis
Süleyman Recepiden tamami güven kazandığını 500 kadar vize fazlalığı sağlamak
için durumunda olduğunu söyledi. Vizelerin fiyatını bile kesinleştirdi. Vize
başına 1000 Avro istenmekteydi. Bu hususta Hacılığın organizasiyonu için
sorumlu ve oldukça ciddi olan bir kişinin adını andı. Kendisi islam Dini Birliği
sekreteri olan Afrim Tahiriden bahsetmekteydi. Bu kişi Mustafanın sözde yakın
arkadaşı ve komşu oluyordu. Bu yüzden sorunların çıkmaması için Onu kolayca
kandıracağına işaret etmekteydi. Beni davet ederek Üskübe geldim. İlk
görüştüğümüzde vizelerin fiyatını 1200 Avroya yükseltti. Ben ise uçak bileti ve
otel rezervasiyonları için peşin parayı artık verdim. Benim vizelerimi Mehmet
Nazif Baltanın eniştesi olan Sedat Ukovaya yine verildi.
Mustafa Dautinin arkasında oyun çevirip,
çevirmediği hususunda düşünceniz nedir?
Buna hiç kuşkum
yok. 2013 yılının Ocak ayının ortasına doğru benden 3500 Avro istedi. Çünkü
Afrim Tahiri ile birlikte maliye imkanlarına sahip olmadıkları yüzünden
Türkiyede bir seminere gitmeliydiler. Bu seminerin sponzorlüğünü yapmak için
beni kandırmaya çalıştı. Çünkü bu hamleyle daha sonraları çılgına dönen Afrim
Tahiriyi önceki tutumlardan vazgeçmesi ve görüşmeye davet edilmesine
zorlatıracaktır. Aynı gün Western Union aracılığıyla Mustafa Dautiye 3500 Avro
gönderdim. Mustafa Dauti benim Resortumda doğrusu Antalyada yaz tatilini
geçirmek için Türkiyeye geliyordu. Afrim Tahiri ile birlikte geleceğini ve
orada Hacılığın organize edilmesiyle ilgili anlaşmaya varılması için
görüşeceğimizi söylüyordu. Geldiğinde yalınız ailesi ile birlikte geliyordu.
Buna bağlı olarak, İslam Dini Birliğinde büyük bir sorunun ortaya çıktığı
yüzünden Afrimi hava limanından geri çevirdiklerini sözleriyle yalan
söylemekteydi. Benim hesabım üzere Plump Veliunun ailesi de üç kez geldi. Ben
sadece Afrim Tahiri ile görüşmek için para harcamaktaydım. Bu kişiyle
tanışmamız katiyen olmadı ve biznisimde engel olmaması imkanları yoktu. Daha
sonraları tümülerin Afrim Tahirinin arkasında iş çevirmelerine ait durum apaçık
oldu. Saygısızlılar bu kişiyi beni soymak için tuzak olarak kullandı.
Anlatıklarım her anda ve dünyada herbir mahkemede belgelerle tazlıklıyabilirim.
2013 yılının Mart ayında beni Mustafa Dauti çağırarak Afrim Tahiri ile
görüşeceğimizden aynı günde derhal gelmemi istemekteydi. Hareket ettim, fakat
Afrim ortada yoktu. Mustafa beni Üskübün dışına götürerek, kahve içerken Hilal
organizasiyonun bir Cip, bir Kombe aracı ve hümanitar nakliyatını yapacak bir
kamyonun temin edilmesi için acil ihtiyacın duyulduğunu bana söyledi. Birkaç
gün sonra onarılmış Cipi getirdim. Cip besin ürünleriyle yüklüydü. Acaip bir
şey var ki söz konusu Cipi Hilal Hümanitar Organizasiyonu değilde şahsen
Mustafa Dauti kabul etti. Kuşku içindeydim. Kendisi ülkede ki yasalardan dolayı
organizasiyon adına böyle bir şeyin yapılmasının büyük sorun oluşturduğuna beni
inandırmak istedi. Zira bu hususta yalınız Süleyman Efendi Recepinin imzası
geçerli idi. Bundan sonra Süleyman Recepi Efendi ve Afrim Tahiri tarafından
teşekürlerini ileterek, görüşmenin imkansız olduğunu söyledi. Ben gittim.
Birkaç gün sonra Mustafaya telefonla seslenerek, Ford Transit tipinden
hümaniter yardımın nakliyatı için bir Kombe bulduğumu bildirdim. Kombenin
fiyatı çok pahalıya mal oldu. Çünkü Sırbistan aşırı Kombeyi getirdiğimde Sırp
polisleri birkaç kez rüşfet alarak, beni soydular. Bu ara Mustafa gelerek,
Hilal Hümaniter adına değilde kendi adına teslimi ve alımı yine yapttı. Ek
olarak gümrük harcamaları yüzünden eline 1500 Avro verdim. Fakat yine Afrim
Tahiri benimle görüşme imkanında değildi. Mustafa Dauti ise böyle bir durumdan
çok sayıda özürlemelerde bulundu. Mustafa Dautiye inasi etkinlikleri
gerekçesiyle 15000 Avro üstünde olan değerde ulaşım gereçler bağıladım. Daha
geçlerde ise bağışlanan gereçleri sattığını öğrendim. Herşey belli. Bütün
bunlar için Üskübe yaptığım ziyaretlerde arkadaşım Himmed Avcı ile beraberlikte
olup, olayların sanığıdır. Bu yaramaz Mustafa Dauti Reisin izniyle telefonla
seslenerek, bu kez Hacileri benimle ve İsviçreden İmam İmaran Ahmetiyle
otobüsle göndermeye karar aldıklarını söyledi. Fakat Ürdünden uçakla seyahatın
gerekli olacağı bildirdi. Yanısıra Mustafa Dauti adına olan şirketin kayıtının
sponzorluğunu yapmamı istediler. Bunun için onlara 2000 Avro verdim. Fakat,
şirketin kayıt prosedürü 250 Avrodan fazla değildi. Kendileri 150 haciyi sağladıklarını
ve haciler için uçak ve otelin rezervasiyonunu yapmak için benden istemde
bulundular. Sonunda bu dolandırıcı sadece 19 haciyle geldi. Süleyman Recepinin
bilmesi ve adıyla beni yine kötüye kullandı. Bu ara Afrim Tahiri ile hala
tanışmış değildim. O yıl, Mustafya göre, Araplar Türklere vize vermek için arzu
göstermediler. Mustafanın arkadaşları büyük Mafya olduğundan otelde onların
Araplara saldırıp, kuvvet kullanmakla vizeleri alacakları belirtilmekteydi.
Sabırlı olmamı ricasında bulunarak, Reis Süleyman Recepinin 2014 yılında
emekliye ayrılacağını ve 2015 yılında afrim Tahirinin Reis olacağını garanti
ederek, Makedonyada ki hacılık işlerinin sadece bana verileceği garantisinde
bulundu. Mustafa Dautinin ise Reisin yardımcısı olacağı açıkladı. Bu yüzden ilk
olarak, 10000 Avro ve ikinci kez 30000 Avro ile İslam Dini Birliğine bir an
önce yardımcı olmamı gerektiğini söyledi. Tabii ki bu kez tuzağa düşmedim.
Rteisle şahsen görüşmeden önce yardım vermeyeceğimi söyledim. Reis ise böyle
bir hizmet benden istememişti. Böylelikle İslam Dini Birliğinde büyük
sarsıntıların çıkmasında sebep oldum. İslam Dini Birliğinde ki kirli işlerinin
temizlenmesi kaçınılmazdır. 2014 yılının Mayıs ayında iki kez ve aynı yılın
Haziran ayında İslam Dini Birliği sekreteri Afrim Tahiriye mektuplar
göndererek, onun adına tüm yaptıklarımla tanıtım. Kendisi Süleyman Recepi ile
Mustafa Dauti ile yüz yüze gelinmesi için elinden geleni yaptığını söyliyerek
iki haftalık beklentisinden sonra Reis görüşmenin ve yüzleşmenin olmıyacağını
açıkça beyan etti. Böyle bir durum karşısında Afrim Tahiri baskılardan dolayı
istifa vermek zorunda kalıp, İslam Dini Birliğinde reformlar Harekatı kurma
girişiminde bulundu. Tüm bunların Mahkeme sürecinde olduğunu öğrendim. Tabii ki
beni de tanık olarak çağırılmamı bekliyorum. Makedon Müslümanları için felaket
olan bu tiplerle yüz yüze gelmek ve tanıklık yapmak büyük sabırsızlık
içindeyim.
No comments: